Pages

8 Şubat 2012 Çarşamba

ERKEN TEŞHİS İÇİN GEC KALIYOR


Dicle Üniversitesi (DÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Prof.Dr. Sait Alan, “Bölge halkı tedavisi zor olan kanser hastalığına karşı bilinçsiz olduğu için genelde son evrede bize başvuruyor” dedi.
 
 
Prof. Dr. Sait Alan, yaptığı açıklamada, Sağlık Bakanlığı verilerine göre, Türkiye'de yılda 120 bin, Diyarbakır'da ise 2 bin kişiye kanser tanısı konulduğunu söyledi.
 
Alan, tüm dünyada olduğu gibi Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde de kanserli hasta sayısının arttığına dikkati çekti. Prof.Dr. Alan, Onkoloji Hastanesindeki polikliniklere günde yaklaşık 100 hastanın başvuruda bulunduğunu belirtti.
 
Diyarbakır'da yılda 2 bin kişiye kanser tanısı konulduğunu bildiren Alan, “Bölge halkı tedavisi zor olan kanser hastalığına karşı bilinçsiz olduğu için genelde son evrede bize başvuruyor. Oysa kanser hastalığında erken teşhis ve tedavi önem arz ediyor” diye konuştu.
 
Prof.Dr. Alan, Onkoloji Hastanesinin tüm bölgenin ihtiyacına cevap verecek kapasitede olduğuna da işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Hastanemizdeki yatak sayısına ilave olarak ayakta tedavi ünitelerini de hayata geçirdik. Günde 200 kanserli hastaya ayakta tedavi hizmeti veriyoruz. Hastalar ilk tedavilerinin ardından ayın belli günlerinde gelip ayakta ilaçlarını alarak tedavilerini sürdürüyor. Hastalarımız ilaçları için hazırladığımız modern ünitede televizyon seyrederek tedavilerini gerçekleştiriyor.”
 
Alan, hastanelerindeki doluluk oranının önceki yıllara göre yüzde 100'e ulaştığını söyledi. Hastanelerinde son bir yıl içerisinde 114'ü bölgede yapılamayan ameliyat olmak üzere toplam 4 bin 541 ameliyat yapıldığını belirten Alan, “Üniversite hastanesi hem bölgede hem de komşu ülkelerde tercih ediliyor” dedi.

ET BENİ KANSER YAPTI


Ege Üniversitesi (EÜ) Diş Hekimliği Fakültesinde, kanser dokusu geliştiği için burnu ve üst damağı alınan hastaya, protez burun ve damak takıldı.
 
Manisa'da çiftçilik yapan 64 yaşındaki İsmet Karadağ, 2004 yılında burnundaki et benini kopardıktan sonra rahatsızlandı. Manisa'daki hastanede burnunda ve üst damağında kanserli dokunun geliştiği belirlenen Karadağ'ın bu uzuvlarının bir kısmı alındı ve kemoterapi ile ışın tedavisi uygulandı. Kanserli doku yok edilemeyince 2009'da bu kez Karadağ'ın burnunun ve üst damağının tümü alındı.
 
İki yıldan fazla burunsuz ve üst damaksız yaşayan Karadağ'a, Ege Üniversitesi (EÜ) Diş Hekimliği Fakültesinde protez burun ve üst damak takıldı.
İsmet Karadağ, kanserli doku nedeniyle burnu ve üst damağı alındıktan sonra yüzünün halini görmeye dayanamadığını, bu nedenle evdeki aynaların kaldırıldığını söyledi.
 
EÜ Diş Hekimliği Fakültesinde protez takılabildiğini öğrenince başvuruda bulunduğunu, yüzünün kalıbının alındığını ve kendisine yeni bir burun ve üst damak yapıldığını dile getiren Karadağ, “Çok mutluyum. Protezden önce yakınlarım aynaları benden uzak tutuyordu. Şimdi aynayla barıştım. Bu halime şükürler olsun” dedi.
 
Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Artunç ise fakültelerinin yıllardan bu yana protez burun, göz, kulak, damağı operasyonlarının başarılı bir şekilde yaptığını anlattı.
 
Karadağ'ın damağı ve burunu olmadığı için konuşamadığını, yemek yiyemediğini anlatan Artunç, yaptıkları protez sayesinde hastanın eski yaşamına kavuştuğunu dile getirdi.
 

STRES ARTTIKÇA, IBS ALEVLENİYOR


Kısa adı IBS olan irritabıl bağırsak sendromu zamane hastalıklarından biri. Çoğunluğu genç ve orta yaşta olan her yüz kişiden 20'si IBS nedeniyle sıkıntı yaşıyor. Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülen hastalıklardan olan IBS hayati bir tehlike yaratmıyor ancak yaşam kalitesini bozuyor.
 
IBS şişkinlik, gaz ve dışkılama bozukluğu, karın bölgesinde huzursuzluk hissi ve karın ağrısı gibi belirtiler gösteriyor. Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Gastroentereloji uzmanı Prof. Dr. Cengiz Pata, hastalığın kod adının "A.Ş.K." olduğunu söylüyor. Çünkü sendromu en iyi anlatan üç belirti, ağrı, şişkinlik, kabızlık, kısacası A.Ş.K.  
STRES ARTTIKÇA, IBS ALEVLENİYOR
"Psikiyatrik bir hastalık" değil. Fakat bazı psikolojik ve psikososyal faktörlerin tetikleyici olduğu düşünülüyor. Prof. Dr. Pata, "Günlük stres arttıkça, hastalık karşımıza daha sık çıkıyor. Bazen hastalar son derece keyifli oldukları, tatillerde dahi IBS'den çekebiliyor. Hastaların büyük çoğunluğu stresin belirtileri tetiklediğinden bahseder" diyor. Depresyon-anksiyete, somatoform bozukluk (fiziksel neden olmadan hastalık belirtileri ortaya çıkması), yaşam stresinin de etkili olduğu biliniyor. Ayrıca göç eden toplumlarda, fiziksel veya seksüel suistimale uğrayanlar da yine daha sık görülüyor. Yaşam boyu farklı zamanlarda etkili olan başka psikolojik stresler etkili olabiliyor. Eşle geçimsizlik, okulda veya işte sorun yaşamak gibi. Bunlar gerginlik, anksiyeteye yol açıyor.  
Prof. Dr. Pata, IBS'lilerin  beyindeki ağrı algılama merkezlerinin daha çok çalıştığını söylüyor. Ağrı eşikleri daha düşük. Ayrıca bu kişiler, bağırsaklardaki gaza daha hassas. Başkasında ağrı yapmayan gaz, bunlarda ciddi sıkıntı yaratıyor.  
Sorunun kadınlarda daha sık görülmesi iki nedene bağlanıyor. İlki kadınların ağrı algısı daha fazla. İkinci suçlu progesteron hormonu. Nitekim yumurtlama dönemlerinde kadınların IBS şikayetleri artıyor.
TEK İLAÇ YETMEYEBİLİR
Nedeni ve mekanizması tam olarak bilinmediği için çok etkili ve kesin tedavisi henüz bulunmuyor. Tedavide esas, kişiyi rahatsız eden bulguların kontrol altına alınması. Bunun için şikayetleri tetikleyen sebepler araştırılıp bunlardan uzak kalınması öneriliyor. Şikayetin türüne göre bağırsak spazm gidericiler, gaz azaltıcı ilaçlar, ağrı kesiciler, antidepresan tedaviler, dışkıyı yumuşatıcı ilaçlar ve yaşam tarzında yapılan değişiklikler kişiye özel olarak düzenlenen tedavide önemli bir yere sahip.

7 Şubat 2012 Salı

Başlat butonu tarihe karışıyor

Windows 95'ten itibaren Windows’un bütün versiyonlarında karşımıza çıkan ‘Başlat’ (start) butonu tarihe karışacak. 
Microsoft tarafından piyasaya çıkarılan Windows işletim sistemleri dışında farklı bir işletim sistemi kullanmadıysanız başlat (start) butonu sizin bir parçanız olmuştur. Ancak çıkan son gelişmelere göre başlat butonunu son görebileceğimiz sürüm Windows 7 olacak. Son çıkan haberler doğrultusunda, yazılım ve bilişim devlerinden Microsoft yeni işletim sistemi Windows 8’de başlat butonu kullanmayacak.
İnternete sızan haberlere göre ekranın sol alt köşesi üzerinde faremizi hareket ettirdiğimizde bir buton çıkacağı veya aynı işlevin bize klavyemizdeki home tuşu ya da CTRL+ESC tuşlarına basmamız ile sağlanacağı söyleniyor. 
Scroll 

Windows XP kullananlar dikkat!

Windows XP'nin ölmesine kaç gün kaldı?

Microsoft, büyük umutlarla piyasaya çıkardığı, çok sevildikten sonra da kullanıcıları bir türlü vazgeçiremediği işletim sistemi Windows XP'yi bırakmaları için bir kez daha uyardı

Başlık biraz imalı olsa da Microsoft'un Windows XP'den desteğini çekmesiyle XP'nin artık ölü bir işletim sistemi olacağını söyleyebiliriz. Çalışmaya devam edecek olsa da yeni hiçbir destek gelmeyecek. Hatta yeni çıkacak programların XP uyumlu olup olmayacağı da merak konusu.

Microsoft'tan Stephen L Rose, Windows blogunda yaptığı açıklamada Microsoft'un Windows XP'den desteğini çekmesi için 800 günden az bir süre olduğunu belirtti. Kullanıcılardan, özellikle de işletmelerden bu süre içerisinde Windows 7'ye geçiş yapmalarını istedi. Microsoft, daha önce de Windows XP'den 8'e geçmek yerine önce Windows 7'ye geçilmesi gerektiğini, buradan yapılacak yükseltmenin daha uyumlu olacağını belirtmişti.
Windows XP şuan için en çok kullanılan işletim sistemi olsa da Windows 7 son sürat XP'ye yaklaşıyor. XP kullanıyorsanız yine de hatırlatalım, 800 gün 2 seneyi aşkın bir süre demek. Yani yeni bir işletim sistemine geçmek için 2 sene süreniz var.
Daha fazlası için ShiftDelete.Net sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Sealander ile tatilinizi keyifli hale getirin.

Alman firmanın yenilikçi tasarımı Sealander ile hem karada hem suda tatilinizi eğlenceli bir hale getirebilirsiniz. Bireysel eğlence için benzersiz ve esnek fırsatlar sunan  Sealander; suyu sevenler, balık tutmayı sevenler, özgürlükçü ruha sahip tatilciler için değişik bir alternatifi ayağınıza getiriyor.


Su geçirmez kasaya ile güvenli bir tatil olanağı sağlayan Sealender düşük emisyonlu bir motora sahip. Özel aküsü içeride de enerji olarak kullanılabilen aracın çatısı istenmesi durumunda açılabiliyor. 
Küçük alanlarda akılcı tasarımla dizayn edilen aracın koltukları güverteye dönüşebilmektedir.

İRANLI KADIN NİNJA ORDUSU



İran ve ABD arasındaki savaş ihtimali her geçen gün artarken, İran da muhtemel düşmanlarına karşı her türlü psikolojik savaş taktiğini harekete geçiriyor. İran Devlet Televizyonu Press TV, ülkesinin saldırıya uğraması halinde onları karşılayacak olan güçlerden birinin de 3 bin 500 kişilik kadın ninja ordusu olduğunu bildirdi. Press TV'nin haberine göre, başkent Tahran'da kurulan bir kadın ninja okulu bugüne kadar 3 bin 500 savaşçı yetiştirdi. En önemli özellikleri sessiz hareket etmek olan kadın ninjalar ya da kunoichiler düşman hatlarına sessizce sızabiliyor ve her türlü silahı ustalıkla kullanabiliyor. Ninja okulunun müdürü Fatma Muhammed, ülkelerinin saldırıya uğraması halinde kunoichi ordusunun da harekete geçmeye hazır olduğunu söyledi. DHA

KAR KÖRLÜĞÜNE DİKKAT



Dr. Özdemir: ''Kar sonrası oluşan güneşli havalarda ’kar körlüğü’ riski artıyor''

Ahmet Caner Baysal / AA
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Özdemir, kar sonrası oluşan güneşli havalarda "kar körlüğü" riskinin arttığını söyledi.

Özdemir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’nin büyük bölümün kar
altında olduğunu hatırlatarak, özellikle kar sonrası havanın açmasıyla birlikte
göz hastalıklarının da baş gösterdiğini belirtti.

Karın göze direkt etkisinin bulunmadığını ifade eden Özdemir, "Kar,
özellikle güneşli bir havada, üzerine düşen bütün renkleri yansıtır. Güneşte
insan vücuduna ve göze zararlı ultraviyole ışınlar var. Dolayısıyla böyle bir
ortamda yansıyan ışınlar göze zarar verir" dedi.

Ultraviyole ışınlarının özellikle gözün arkasındaki hücrelere zarar
verdiğini ifade eden Özdemir, şöyle konuştu:

"Gözün ön kısımda kornea dediğimiz bir mercek vardır. Bu mercek
ortamdaki aşırı derecedeki ışınları tutarak gözün arkasını korur. Ancak belirli
bir süre sonra bu mercekteki hücrelerin ölmesine yol açar. Bu durumda insanın
gözünde şiddetli ağrı, sulanma ve kızarıklık gibi rahatsızlıklar başlar. Buna
halk arasında "kar körlüğü" adını veriyoruz. Eğer bu kar körlüğü oluşmuşsa
muhakkak bir göz hekimine başvurmak gerekiyor."

-Güneş gözlüğü kullanın önerisi-

Prof. Dr. Özdemir, vatandaşların "kar körlüğü" riski ile karşı karşıya
kalmaması için bu tür havalarda güneş gözlüğü kullanmaları tavsiyesinde bulundu.
Gözlük kullananların kolormatik camı tercih etmelerini isteyen Özdemir, "kar
körlüğünün" ihmal edilmesi halinde gözü kaybetme riskinin bulunduğunu
kaydetti.

Koyu gözlü insanların ışığa karşı biraz daha dirençli olduğunun altını
çizen Özdemir, "Açık renkli gözlü insanlar daha hassastır. Yeşil ve mavi renkli
gözlü insanlar ışıktan daha fazla rahatsız olurlar"dedi.

PROF. DR. KÜRŞAT UZUN UYARDI



Prof. Dr. Kürşat Uzun: Doktora danışmadan soğuk algınlığı ilaçlarını kullanmayın!
Prof. Dr. Kürşat Uzun, tüm yurtta etkili olan soğuk ve karlı hava nedeniyle artış gösteren üst solunum yolu enfeksiyonu şikayetlerinde bilinçsiz ilaç kullanımının kalıcı sağlık sorunlarına yol açabileceğini söyledi. Konya Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Uzun, kış aylarında öksürük ve soğuk algınlığı gibi sık karşılaşılan basit enfeksiyonların büyük çoğunluğunun virüs kökenli olduğunu ve viral enfeksiyon olarak adlandırıldığını söyledi.

Bol sıvı ve istirahat

Viral enfeksiyonların en yaygınının grip olduğunu ifade eden Uzun, enfeksiyonun kırgınlık, ateş, boğaz, baş ve kas ağrısı ile kendini gösterdiğini belirtti. Uzun, 7 güne kadar etkili olan gribal enfeksiyonun özellikle çocuklarda, 65 yaş üzeri kişilerde ve kronik bronşit, astım, kalp, böbrek ve şeker hastalarında daha ağır seyrettiğini vurgulayarak, “Risk grubunda bakterinin neden olduğu zatürre gibi komplikasyonlar ve istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabiliyor” diye konuştu. Uzun, hastalık süresince bol sıvı alınması, meyve tüketilmesi ve istirahat edilmesi gerektiğini bildirerek, bu dönemde ağrı kesici ve ateş düşürücü de alınabileceğini ifade etti.

‘Sağlığınızı kaybedebilirsiniz’

Ağrı kesici ve ateş düşürücünün dışında gribal enfeksiyonlarda bilinçsiz ilaç kullanımının yaygın olduğunu da anlatan Uzun, “Özellikle çocuklar, yaşlılar ve kronik rahatsızlığı olanlar uzman hekime başvurmadan ilaç kullanmamalı. Bazı aileler, grip olan çocuklarına ateş düşürmek için aspirin veriyor. Bu çok yanlış. Aspirin beyinde tedavisi mümkün olmayan nörolojik bir hasara yol açabilir. Bu nedenle çocuklara uzman hekime danışmadan aspirin verilmemeli. Yine sıkça kullanılan antibiyotik de ciddi sağlık sorunları ortaya çıkarabilir. Gereksiz ve bilinçsiz antibiyotik kullanımı vücuttaki bakterilerin direnç kazanmasına neden oluyor. Vücudun ihtiyacı olmadığı dönemde alınan bir antibiyotik mikropların direnç geliştirmesine ve bir başka hastalıkta antibiyotiğin etkisinin azalmasına yol açıyor. Yine vücutta çeşitli yan etkiler meydana gelebilir ve ekonomiye de zarar. Doktora gitmeden antibiyotik alınmamalı” dedi.

Ülser ilacında mide kanseri riski

MİDE kanseriyle ilgili yaptığı bilimsel çalışma ABD’nin ’Internatıonal Journal Of Canser’ adlı Tıp dergisinde yayınlanan Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Halis Süleyman, mide ülserini ortadan kaldırmak için verilen ilaçların, kanser oluşma riskini artırdığını öne sürdü. Midenin doğal fonksiyonlarının, ilaçla baskılanması halinde dengenin bozulmasına yol açtığını belirten Süleyman, “Mide ülserini tedavi etmek için verilen ilaçlarla doğal yapı bozuluyor. Bir yandan ülseri iyileştirmeye çalışıyoruz, diğer yandan da kanser yapmaya çalışıyoruz. Oysa midenin doğal foınksiyonlarını etkilemeden mide ülserini iyileştirecek ilaçlara ihtiyaç var” dedi. Prof. Dr. Halis Süleyman’ın üç yıl önce mide kanserine çare bulmak için fareler üzerinde yaptığı deneysel çalışma büyük yankı uyandırmıştı. Farelerde önce kanser dokusu oluşturan, daha sonra vücudun adrenalin salgılamasını durdurup savunma, kansere karşı direnç ve savaşımını artırmak için kartizol vererek kanserli hücreyi tamamen yok eden Süleyman’ın bilimsel makalesi 26 Ağustos 2009’da ABD’nin ünlü ’Internatıonel Journal Of Canser’ dergisinde yayınlanmıştı.

Soğuk, kalp krizi riskini artırıyor

KARDİYOLOJİ uzmanı Prof. Dr. Mustafa Kemal Batur, Türkiye’de her yıl ortalama 9 bin kişinin, grip nedeniyle öldüğünün ve 50 bin kişinin de hastanelerde tedavi gördüğünün tahmin edildiğini belirtti. “Kalp yetmezliği nedeniyle tedavi gören ve bünyesi zayıflamış hasta, soğuk havanın tetiklediği bir enfeksiyon sonucunda, sağlıklı insanların rahat iyileştiği durumda ölümcül tehlikelerle karşı karşıya kalabilir” diyen Batur, soğuk havalarda özellikle kalp hastalarını daha dikkatli olmaları için uyardı.

‘Her ilacı almayın’

Soğuk algınlığı ve gribe karşı kullanılan ilaçlarla ilgili de önerilerde bulunan Batur, “Kışın grip, burun akıntısı, soğuk algınlığı, halsizlik gibi şikayetlerde hastalara önerilen veya yazılan ilaçlardan bazıları yüksek tansiyona, ritim problemlerine yol açabilecek şekilde tehlike yaratabilir. Bu yüzden yüksek tansiyon, çarpıntı, ritim sorunu, kalp damar hastalığı ve kalp yetmezliği olan hastalarımıza daha çok rahatlatma amacıyla verilen bazı ilaçları önermiyoruz. Soğuk hava tansiyonu artırabilir” dedi.

Bu önerilere dikkat

Batur, kalp hastalarına şu önerilerde bulundu: “Kalp rahatsızlığı olanlar tok karınla soğuk havada veya kirli havada yürümesin. Oda sıcaklıkları belirli seviyede ayarlansın. Dışarıya hazırlıksız çıkılırsa, ani ısı değişimleri nedeniyle kalp hastalıkları tetiklenebilir. Bu risk gözetilmeli. Bağışıklık sistemini güçlendirici besinler tüketilmeli, meyve tüketimine özen gösterilmeli.”

Ultrason Erkekte Dogum Konturokü Yapabilir


 
ABD'nin Kuzey Carolina Üniversitesi'nden Dr. James Tsuruta ve ekibi fareler üzerinde yaptıkları araştırmada, ultrason ile sperm sayısını azaltmayı başardı.

WASHINGTON - Bilim insanları, farelerin testislerini 3 megahertzlik ultrason seanslarına tabi tuttu. İletkenliği sağlamak için farelerin testislerine 37 derece sıcaklıkta tuzlu bir solüsyon sürüldü.
48 saatlik aralıklarda 15'er dakikalık 2 seanstan sonra sperm sayısının önemli ölçüde azaldığı görüldü.
İnsanlarda sperm sayısı mililitrede 15 milyonun altına indiğinde erkeğin kısır olarak kabul edildiğini hatırlatan Tsuruta, insanlardan farklı olarak farelerin az sayıda spermle de doğurgan olabileceklerini belirterek, ancak araştırmada, farelerin sperm sayısının mililitrede 10 milyonun altına indirilebildiğini vurguladı.
Araştırma "Reproductive Biology and Endocrinology" dergisinde yayımlandı.
Doğum kontrol etkisinin ne kadar süreceğini, tekrarlanan ultrason seanslarının zararlı olup olmadığını belirlemek üzere başka araştırmaların yapılması gerektiği belirtildi.

6 Şubat 2012 Pazartesi

SW: The Old Republic Piyasaya Çıkıyor.

Göz alıcı bir Star Wars evreni. Binlerce saatlik oyun içeriği. Etkileyici hikayeler. Star Wars: The Old Republic bu hafta Türkiye’de satışa sunuluyor.
Bir Electronic Arts markası olan BioWare, Türkiye için tüm zamanların en çok beklenen oyunlarından, şimdiye kadar 100’den fazla ödül kazanmış Star Wars: The Old Republic sunucularının aktif hale getirildiğini duyurdu.
Oyun sunucularında herhangi bir sıkıntı yaşanmaması, sorunsuz ve eğlenceli bir deneyim olması için farklı ülkelerde farklı tarihlerde çıkartılan Star Wars: The Old Republic, Türk oyuncular için geliyor.
Sunucuların hayata geçirilmesiyle birlikte oyuna akın eden oyuncuların sorunsuz ve eğlenceli bir deneyim yaşamaları için BioWare müşteri destek takımlarının durmaksızın devam eden mesaisi her geçen gün artarak devam ediyor.
BioWare, EA ve Star Wars hayranları için çok büyük bir günün geldiğini ve bu bekleyişe değdiğini belirten BioWare Kurucu Ortağı ve EA Bioware Label Genel Müdürü Dr. Ray Muzyka, “Star Wars: The Old Republic’e ayırdığımız kaynaklar ve destek bugün bitmeyecek.
Türe getirdiğimiz yenilikler bu yolculuğun yalnızca başı; devam eden yatırımlarımız ve önümüzdeki haftalar, aylar ve yıllar boyunca oyunculardan alacağımız geri bildirimler sayesinde bu deneyimi geliştirmeye ve güzelleştirmeye devam edeceğiz.
Devasa online oyun türüne hikaye ve kişisel seçimler ekleyip, son derece kaliteli bir senaryo ve seslendirmelerle güçlendirerek oyuncuların DVO’lara bakış açısını değiştiriyoruz.
The Old Republic’in konumundan son derece memnunuz ve oyunumuzu ileride daha da iyi hale getirmek için oyuncularla birlikte büyümeyi sabırsızlıkla bekliyoruz” dedi.
Star Wars: The Old Republic, BioWare ve LucasArts’ın hikaye tabanlı devasa online oyunudur ve kişisel seçim ve sonuçlara odaklı oyun yapısı, yüksek kaliteli, eksiksiz seslendirilmiş hikayesi ile online oyunlarda devrim yaratmaktadır.
Klasik Star Wars filmlerinin binlerce yıl öncesinde geçen hikaye oyuncular arkadaşlarıyla takımlar kurarak filmlerdekine benzer destansı savaşlara katılacak ve birbirinden canlı gezegenlerle dolu galaksiyi keşfedecekler.
Oyuncular Galaktik Cumhuriyet veya Sith İmparatorluğu’na katılacak, aralarında Jedi Knight, Jedi Consular, Smuggler, Trooper, Sith Warrior, Sith Inquisitor, Bounty Hunter ve Imperial Agent gibi sekiz sınıf arasından seçimlerini yapacaklar.
Ayrıca etkileyici müziklere sahip olan Star Wars: The Old Republic şimdiye kadar gördüğünüz en sarıcı online oyun deneyimlerinden birini sunacak.
Star Wars: The Old Republic’i satın aldığınızda oyuna 30 günlük erişime de hak kazanacak. Star Wars: The Old Republic’i sipariş vermek için lütfen www.aralgame.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Hitachi 4 TB’lık Masaüstü Diskini Piyasaya Sürdü.

Hitachi geçtiğimiz dönemde piyasaya süreceği yeni 4 TB’lık diskler ürettiğini duyurmuştu. Bugün ise Hitachi 4 TB’lık depolama kapasitesine sahip ilk masaüstü sabit diskinin satışına başladığını açıkladı.
 
Deskstar 7K4000 adındaki bu 3,5 mm’lik sabit diskin ürün kodu HDS724040ALE640. Her bir inç kareye 446 GB’lık depolama alanı düşen diskin 64 MB ön belleği bulunuyor. 6 Gbps arayüz desteğine sahip olacak yeni sabit diskin maksimum transfer hızı 1638Mbps.
Ürünün güç tüketimine baktığımızda 6.9 W olduğunu görüyoruz. Ürünün gürültü oranı ise 2.9 Bels. Ürünün içinde ise depolama için 5 diskli bir çözüm kullanılmış. Bu disklerin her biri 800 GB kapasiteye sahip. Ürün ilk olarak uzak doğuda satışa çıkmış durumda. Türkiye’de ne zaman çıkacağı konusunda ise bir bilgi yok.

TTNET Mobil Müzik, 31 Mart Tarihine Kadar Ücretsiz

TTNET Müzik’in mobil uygulaması TTNET Mobil Müzik, 31 Mart 2012′ye kadar, Apple’ın mobil platformları iPad ve iPhone’da ücretsiz.
 
 
TTNET’in müzik uygulamasında yer alan milyonlarca yerli ve yabancı şarkıdan dilediklerinizi iPhone, iPad, iPod Touch ve Motorola Xoom cihazlarınız ile dinleyebilirsiniz. Yapmanız gereken yalnızca, TTNET Mobil Müzik uygulamasını indirmek.
 
Müzik severlere müjde! TTNET Müzik iPhone ve iPad uygulamaları, 31.03.2012 tarihine kadar ücretsiz! Oluşturduğunuz müzik listelerine web’den erişebileceğiniz, albüm, haber ve etkinlikleri Facebook ve Twitter hesabınız ile paylaşabileceğiniz uygulama hakkında daha detaylı bilgi için tıklayın.
Uygulamayı indirmek için buraya tıklayın.

Beyaz zehrin adı: Şeker.

ABD, California Üniversitesi'nden uzmanların geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamaya göre şeker sadece şişmanlatmıyor ayrıca fazla tüketildiğinde kan basıncını artırıyor ve karaciğere zarar veriyor.
 
Geçtiğimiz 50 sene içinde tüm dünyada şeker tüketiminin üç kat arttığına dikkat çeken uzmanlar global obeziteye neden olan şekerin alkol ve sigara kadar zehirli olduğunu belirtti.
 
Dr. Claire Brindis konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada şunları söyledi: 'Toplum şeker'i sadece kalori olarak görmeye devam ettiği sürece diğer alanlarda verdiği zararları çözemeyiz. Tüketene verdiği kalorinin ötesinde şeker zehirleyici bir maddedir'.

Archos'dan, Android'li Müzik Oynatıcısı.

Hep demişimdir. Android'li fırın ve buzdolabı görürsem şaşırmayacağım diye. Archos, Android işletim sistemini kullanan oldukça geniş işlevli Home Connect adındaki cihazını Türkiye'de piyasaya sunuyor.
Saat, radyo, müzik çalar, video oynatıcı gibi kullanabileceğiniz Home Connect ayrıca sosyal ağlara girmenizi de sağlıyor.
Stereo hoparlörü bulunan Archos 35 Home Connect, sabah alarmınız, akşam yatarken müzik çalarınız olabiliyor. WiFi desteği sayesinde yataktan kalkmadan, başucunuzdan maillerinizi kontrol edebiliyor ve sosyal ağlara bakabiliyorsunuz.
Şubat ayı içerisinde ülkemizde satışa sunulması beklenen ürünün, pek çok kullanıcı kitlesine hitap edeceği tartışılmaz. Ürün Türkiye'de 449 TL fiyat ile satışa sunulacak. Teknik özellikleri ise:
-Stereo hoparlör
-3.5 inç HVGA 480x320 dokunmatik ekran
-Android 2.2 Froyo
-1 GHz Arm Cortex A8
-DSP ( Dijital ses işlemcisi)
-Ön kamera
-WiFi, microSD, micro USB
-Dahili batarya

Facebook, Google 'ı Kopyaladı (mı?).

İnternet kullanıcılarının gözde adreslerinden Facebook şu sıralar yoğun bir tempo içerisinde. Halka arzı söz konusu olan site çalışmalarını devam ettiriken, diğer yandan kullanıcı odaklı düzenleme ve geliştirme işlemlerini de sürdürüyor.
Zaman Tüneli (Timeline) ile bu anlamda büyük bir adım atan yetkililer, daha sonra ufak tefek müdahalelerle değişim rüzgarını devam ettirdiler. Buna son örnek ise yenilenen fotoğraf görüntüleme ara yüzü oldu.
Yine "lightbox" özelliği kullanılarak tasarlanan ekranda fotoğraf büyük boyutta açılıyor ve sağ bölüme yerleşen sütunda ise içerik hakkındaki bilgi ve yorumlara yer veriliyor.
Fakat yukarıdaki ekran görüntüsü bir yerden tanıdık gelebilir. Zira Google Plus'ın uzun süredir kullandığı görsel içerik görüntüleme servisi de neredeyse aynı şekilde bir dizayna sahip.
Konu hakkında bir açıklama yapmayan Facebook'un bunu yayına alıp almayacağı bilinmezken, akıllara benzeri bir olay olan "Çerçeve" fonksiyonu geldi. 
Google+'ın en önemli özelliklerinden birisi olan, kullanıcı grubuna göre içerik paylaşmayı sağlayan sistem de kısa süre içerisinde Facebook tarafından -ufak değişikliklerle- kopyalanmış ve tartışmalara neden olmuştu.

Mini buzul çağı geliyor

İngiltere'de yapılan iklim araştırmasında şok sonuçlar çıktı. Dünyada 1997 yılından beri hava sıcaklıkları yükselmiyor. Küresel ısınma devri bitti, mini buzul çağı başlıyor.
Dünya gündeminin değişmez maddelerinden biri olan küresel ısınma, bir grup İngiliz bilim insanına göre bitti. İngiliz Meteoroloji Dairesi’yle prestijli iklim araştırma çalışmalarıyla tanınan East Anglia Üniversitesi’nin, sonuçlarını geçtiğimiz hafta yayımladığı ortak araştırmaya göre, küresel ısınmanın yerini artık, ‘mini buzul çağı’ alıyor.
Soğuk hava dalgasının adı Almanya ve Doğu Avrupa’da Cooper diye anılıyor. 30 bin ayrı meteoroloji ölçüm istasyonundan gelen verilere dayanarak gerçekleştirilen çalışmada, dünyada hava sıcaklıklarının yükselmesinin, 1997 yılında durduğu bulgusuna ulaşıldı. Dahası, önümüzdeki 15 yılın, Güneş faaliyeti nedeniyle daha da soğuk geçmesi bekleniyor. ‘25. Döngü’ denilen bu süreçte sıcaklıklar 2022’de dibe vuracak. Öyle ki, 1790 ile 1830 yılları arasında Avrupa Kıtası’nda ortalama sıcaklıkları 2 dereceye kadar düşüren soğuklara ulaşılması, hatta bunun da ötesine geçilmesi, olası senaryolar arasında sayılıyor.

Şok sonuç: Mini Buzul Çağı Başlıyor!



İngiltere'de yapılan iklim araştırmasında şok sonuçlar çıktı. Dünyada 1997 yılından beri hava sıcaklıkları yükselmiyor.
Küresel ısınma devri bitti, mini buzul çağı başlıyor.
Dünya gündeminin değişmez maddelerinden biri olan küresel ısınma, bir grup İngiliz bilim insanına göre bitti. İngiliz Meteoroloji Dairesi'yle prestijli iklim araştırma çalışmalarıyla tanınan East Anglia Üniversitesi'nin, sonuçlarını geçtiğimiz hafta yayımladığı ortak araştırmaya göre, küresel ısınmanın yerini artık, 'mini buzul çağı' alıyor.
Soğuk hava dalgasının adı Almanya ve Doğu Avrupa'da Cooper diye anılıyor. 30 bin ayrı meteoroloji ölçüm istasyonundan gelen verilere dayanarak gerçekleştirilen çalışmada, dünyada hava sıcaklıklarının yükselmesinin, 1997 yılında durduğu bulgusuna ulaşıldı.
Dahası, önümüzdeki 15 yılın, Güneş faaliyeti nedeniyle daha da soğuk geçmesi bekleniyor.
'25. Döngü' denilen bu süreçte sıcaklıklar 2022'de dibe vuracak. Öyle ki, 1790 ile 1830 yılları arasında Avrupa Kıtası'nda ortalama sıcaklıkları 2 dereceye kadar düşüren soğuklara ulaşılması, hatta bunun da ötesine geçilmesi, olası senaryolar arasında sayılıyor.
Dünya gündeminin değişmez maddelerinden biri olan küresel ısınma, bir grup İngiliz bilim insanına göre bitti.
İngiliz Meteoroloji Dairesi’yle prestijli iklim araştırma çalışmalarıyla tanınan East Anglia Üniversitesi’nin, sonuçlarını geçtiğimiz hafta yayımladığı ortak araştırmaya göre, küresel ısınmanın yerini artık, ‘mini buzul çağı’ alıyor.
Soğuk hava dalgasının adı Almanya ve Doğu Avrupa’da Cooper diye anılıyor. 30 bin ayrı meteoroloji ölçüm istasyonundan gelen verilere dayanarak gerçekleştirilen çalışmada, dünyada hava sıcaklıklarının yükselmesinin, 1997 yılında durduğu bulgusuna ulaşıldı. Dahası, önümüzdeki 15 yılın, Güneş faaliyeti nedeniyle daha da soğuk geçmesi bekleniyor.
‘25. Döngü’ denilen bu süreçte sıcaklıklar 2022’de dibe vuracak. Öyle ki, 1790 ile 1830 yılları arasında Avrupa Kıtası’nda ortalama sıcaklıkları 2 dereceye kadar düşüren soğuklara ulaşılması, hatta bunun da ötesine geçilmesi, olası senaryolar arasında sayılıyor.
AVRUPA'DA 32 KİŞİ DONARAK ÖLDÜ
Türkiye gibi Avrupa’nın doğusunu da etkisini altına alan dondurucu soğuklar can almaya devam ediyor. Avrupa genelinde 32 kişi soğuklar nedeniyle yaşamını yitirdi. Yer yer sıfırın altında 20 dereceye kadar düşen sıcaklıklar nedeniyle yalnızca Ukrayna’da, geçtiğimiz hafta 3 gün içinde 18 kişinin donarak öldüğü açıklandı. Ülkede yaklaşık 500 kişi, vücut ısıları düştüğü ya da soğuk yanığına maruz kaldığı gerekçesiyle tedavi altına alındı. Sıcaklıkların -26’ya kadar gerilediği Polonya’da ise çoğu evsiz ya da yaşlı en az 10 kişi öldü. Soğuk hava koşulları nedeniyle Sırbistan’da 3 kişi öldü, 2 kişi kayıp. Bulgaristan’da 5 kişi donarak can verdi, şiddetli rüzgârlar nedeniyle Varna Limanı kapatıldı.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Sayfamızı Beğenmenizle
Mutluluk Duyarız